Aklımın
bir köşesine yazdım tüm söyleyeceklerimi. Kazıdım milim milim ona
söyleyeceklerimi. Fakat dile dökemedim. Her kelimenin emanetçisiydim aslında,
ama sahibine veremedim.
Dile
dökemedim söylemek istediklerimi, gözlerimden yaş misali aktı gitti dile
getiremediklerim. Kimse anlamadı gözyaşlarımın anlatmak istediğini.
Anlamayanlar gözüm ağlıyor sandı, ama bir kişi neden ağladığımı anladı. Aslında
gözümün değil, gönlümün ağladığını anladı. Ve de oda ağlamaya başladı. Gözyaşlarımı
gözyaşlarıyla teselli etti. Anlattıklarıma, gözyaşlarımı sildiği mendiliyle
cevap verdi. Evet, evet ağlıyorduk, aslında ağlamıyor mana âleminde
konuşuyorduk…
‘’Ey
dökülen gönlümün saçılmış incisi gitme! Bırakma beni uçsuz anlamsızlıkların
içine. Devretme gönlümü yaban ellere. Sustuğuma bakma, derdimi anlatamadığıma
bakma namert ellerin vicdansız yüreğine beni bırakma. Sen bilmez misin ki
vicdansız eller sarar sen gidince bu yüreği. Atma beni sensiz âlemlere. Dilim
var lakin lisanım yok. Gözlerime bak hiç değilse, o kadar yaşanmışlıkların
hatırına koy elini yüreğine. Susuşum seni yanıltmasın, sadece gözlerime bak.
Eğer bir çift göz görürsen sadece, git ve geri dönme. Eğer kedini görürsen o
gözlerde, kendini bende bırakıp gitme…’’
Bekledim,
gözyaşlarımın anlattıklarına cevap vermesini bekledim. Sıra ondaydı, kapı
oradaydı. Ya gözyaşlarımın anlattıklarına rağmen dönüp gidecekti, ya da kalıp
cevabını verecekti. Daha dehşetli ağlayışıyla döktü oda içindekileri. Tane tane
döküldü yüreğindekiler, ıslandı mendiller…
‘’Ey
mana iklimimin yeşermeye yüz tutmuş baharı… Gördüm gözlerinde kendimi, çözdüm
sendeki yerimi. Bakma gider gibi gözüktüğüme, sen aklımdayken, sen
gönlümdeyken, sen ruhumdayken sensiz gidebilir mi bu beden?
Kalbim
düştü yere, daha güzelini seni koydum kalbimin yerine. Bilirim yaban eller
gitmemi beklerler. Gittiğim an binerler gönlüne, sıkarlar boğarlar manasız
sevgileriyle. Ben elimi yüreğime değil, yüreğime seni koydum. Seni kendimde en
derin yerde buldum. Ne arkamı dönüp gitmeye niyetim var, nede sana git demeye.
Gel mana dolu, sevgi dolu yüreğinle. Kapıda tek gitmemi bekleyenlere inat,
gidelim birlikte. Lisanı bir kenara koyup, gözlerimizle konuşalım…’’
Emanetçisi olduğum kelimeleri verdim sahibine. Huzutluydum, mutluydum. En önemlisi ‘’O’’nluydum. Şimdilik susmuştu gözyaşlarımız. Söz olarak düşen her damla ile ıslanmıştı mendillerimiz. Islanmaya mahkûmdu mendiller. Çünkü daha çooookk lisan ile konuşulamayanlar olacaktı. Dilin tıkandığı yerde, gözler devreye sokulacaktı...
ESLEM
Emanetçisi olduğum kelimeleri verdim sahibine. Huzutluydum, mutluydum. En önemlisi ‘’O’’nluydum. Şimdilik susmuştu gözyaşlarımız. Söz olarak düşen her damla ile ıslanmıştı mendillerimiz. Islanmaya mahkûmdu mendiller. Çünkü daha çooookk lisan ile konuşulamayanlar olacaktı. Dilin tıkandığı yerde, gözler devreye sokulacaktı...
ESLEM