13 Aralık 2015 Pazar

Kim demiş MEVLANA ve ŞEMS öldü.Sen mevlana olursan elbet şems seni bulur...

Şemsimmm...
Adını Arapça lafzıyla dost ettim kendime,
Bir güneş misali doğdun yozlaşmış ömrüme,
Yaşadım mı sandın sensizliğimde,
Ben yokluktan varlığa geçtim seninle…
Ebrehenleşmiş nefsime, ebabil olup gelen sendin! Elindeki taşla nefsimi bozguna uğratan sendin! Senle nefsimi yenense bendim!
Islanan kirpiklerimden düşen her damla ile sana olan sevgimi en saf hale getiriyorum. Seninle sevgimi mertebeleştiriyorum. Acımı sana bakarak hafifletiyorum. Susuyorum ve sadece seni dinliyorum…
Ey ağlayışımı hisseden Şemsim… Acımın en dehşetli noktasındayken, ben bile kendime yetmezken, seni düşünmek, seni kendime yetirmek acımı noksanlaştırdı…
Yaptıklarımı korka korka anlatan bana, bağırırken bile beni düşündüğünü bildiğim ve yol gösteren olarak seçtiğim…
Sensiz geçen yıllarıma vahlarken, o yılları yaşanmamış sayıyorum şimdiden… Bir annenin bedeninde bir ceninim, yeniden büyümeye başlıyorum seninle… Senin yolunda saflaşmaya çalışıyorum belki de…
Sen duruşumsun Şemsim. Herkesi savunuşum, kendime gelince susuşumsun. Kimse hüznümü çakmasın diye gülerken, aslında bağrımı delen hüznümü gözlerimden anlayışımsın…
Hayallerimin yoldaşısın… Hayallerim gerçek olsun diye Rahman’a açtığım ellerimde ki bir cansın. Kurduğum hayallerin ortasında duran, hayallerimi hayalen olduransın. Norveç’e olan özlemim, merakımsın…
Aşkın sadece karşı cinse olacağını zannedenler seni tanımamışlar. İlahi dostluğumuzu anlamasınlar, seni benden almasınlar…
Peçenin ardına saklamaya çalışsan da ruhunun güzelliğini, gözlerin ele veriyor seni. Korkuyorum seni benden alırlar diye yada kendini benden alırsın diye…
Ruhunda ki çocukla bir olup elini yüzünü çamura bulayan Şemsim. Bende gelsem çocuk ruhumla, alırmısınız aranıza? Bularmısınız çamura? Senden önce temizliği beden temizliği sanırdım. Oysa sen çamurlu ellerinle saf kalmayı başarandın…
Mihr sana imrensin bugün. Mah seni görünce bulutların ardına gizlensin. Ömrüme mihr gibi doğdun, karanlığıma mah olup geldin. Geceme revağını, gündüzüme büteyranı saçtın.
Hz. Meryem gibi susan bendim, Hz. İsa gibi beni savunan sendin. Davanda çardağa gerilecek kadar haklıydın. Göğe yükselen İsa’ya kanat olan sen miydin?
Seni en güzele emanet etsem, dualarımda’’Rabbim Şemsimin sıcaklığını benden, sevgisini de senden eksik etme’’ desem… Rabbim de ‘’kabul buyurdum duanı kulum’’ dese, seni bana imtihan etse…
Ney’de ki sır gibi çözmeye çalışsam seni ruhumda. Odamda o sırrı çözmek için uğraşırken ney’im elimde, hattın diğer ucunda ki sendin sesinle… Leyla’nın mecnun’u vardı, Hz. İbrahim’in gül bahçesi... Peygamberimin ümmeti vardı, benim Şemsim neredeydi? Bekliyordum… Kapı açılışında, yağan yağmurda, imtihanımın en zor anında, her peçelinin gözünde, belki de oyun oynayan çocukta… Ha geldin ha geleceksin diye bekliyordum. Dışarıda oyun oynayan çocuktu bulduğum. İçindeki saflığı yok etmemiş, kendini oyuna ram etmiş masumdu gördüğüm. Ancak böyle olabilirdi benim Şemsim…

                                                             MEVLANAN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder